14- Eşe Yaklaşmamaya
Yemin Etmek (İla)
1. Ömer b. el-Hattab
- - (-)
18265 (1)- İbn Abbas der
ki: Allah'ın, haklarında: "Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış
olan kalpleriniz düzelmiş olur"[Tahrim 4] buyurduğu Nebi'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu iki eşinin kim olduğunu Ömer b. el-Hattab'a sormayı çok
istiyordum. Nihayet Ömer hacca gidince ben de onunla birlikte gittim. Yolda
Ömer hacet gidermek için diğerlerinden ayrılınca ben de su kabını alıp onunla
birlikte ayrıldım. Hacetini görüp dönünce ellerine bu su kabından su döktüm,
abdest aldı. Ona: "Ey müminlerin emiri! Allah'ın, haklarında: ''Eğer
ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur''[Tahrim
4] buyurduğu Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki eşi hangileri?"
diye sordum. Ömer: "Hayret sana ey İbn Abbas! Bu eşleri Aişe ile Hafsa
idi" dedi. Böylesi bir şeyi sormamdan hoşlanınadı, ama kimler olduğunu da
saklamadı ve şöyle devam etti: Biz Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak
Medine'ye hicret ettiğimizde Ensar'ın kadınlarının erkeklere baskın olduğunu
gördük. Zamanla bizim kadınlarımız onların kadınlarının bu huylarından almaya
başladılar. Benim evim ümeyye b. Zeyd oğullarının yanında şehrin dışında bir
yerdeydi. Bir gün hanımıma kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu
yadırgadım. Bana: "Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Nebi'in
eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle
konuşmuyorlar" dedi.
Bunun üzerine Hafsa'nın
yanına girdim. Ona: "Sen Resulullah'a karşılık mı veriyorsun?" diye
sorduğumda: "Evet!" dedi. "Bazılarınız gün boyu onunla
konuşmuyor mu?" diye sorduğumda yine: "Evet" karşılığını verdi.
Bunun üzerine: "İçinizden bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman!
Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da size öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde
helak olmayacağınızdan nasıl emin olabiliyorsunuz! Resulullah'a karşılık verme!
Ondan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste. Komşunun (Aişe'nin) ona
böyle davranması sakın seni aldatmasın. çünkü o, bunu yaparken güzelliğine ve
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona olan sevgisine güvenmektedir"
dedim.
Ensar'dan bir komşum
vardı. Bu komşumla bir gün kendi, bir gün ben olmak üzere Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına nöbetleşe geliyorduk. O, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gittiği zaman o gün nazil olan vahiy ile diğer haberleri
getirir, ben gittiğim zaman da aynı haberleri getirirdim. O sıralarda Gassanlıların
bize karşı savaşmak için atlarını hazırladıklarından bahsedilirdi. Nöbeti
sırasında komşum Medine'ye gitti. Yatsı zamanı dönüp kapımı çaldı. Sonra
seslenince yanına çıktım. Çıktığımda: "Bu gün çok büyük bir olay
oldu!" dedi. Ben: "Ne oldu? Gassanlılar mı geldi?" diye
sorduğumda, bana: "Hayır! Bilakis bundan daha büyük ve daha önemli bir
şey! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini boşadı!"
karşılığını verdi. Bunun üzerine ben de: "Hafsa ziyana uğradı ve kaybetti.
Bunun böyle olacağını biliyordum!" dedim.
Sabah namazını kıldıktan
sonra takılmasın diye giysime iyice sarındım ve Hafsa'nın yanına gittim.
Girdiğimde Hafsa ağlıyordu. Ona: "Resulullah sizleri boşadı mı?" diye
sorduğumda: "Bilmiyorum! İşte kendisi orada, . yüksek odadı yalnız başına
kalıyor" karşılığını verdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in siyahi
olan hizmetçisinin yanına geldim ve: "Geldiğimi haber ver ve girmem için
ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında: "Geldiğini
söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.
Oradan ayrıldım ve
(Mescid'de) minberin yanına gittim. Orada içlerinden bazıları ağlaşan bir
grupla karşılaştım. Yanlarında biraz oturdum, ama içimdeki sıkıntı beni rahat
bırakmadı. Tekrar s'iyahi hitmetçinin yanına geldim ve: "Geldiğimi haber
ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi.
Çıktığında yine: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.
Tekrar minberin yanında oturan o grubun yanına gidip onlarla oturdum. Yine
içimdeki sıkıntı beni rahatsız etti. Bir daha gelip hizmetçiye: "Geldiğimi
haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi.
Çıktığında yine: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.
Gitmek için geri
döndüğümde hizmetçinin beni çağırdığını gördüm. Geldiğimde hizmetçi bana:
"Girmen için izin verdi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yanına girip selam verdim. Bir hasırın üzerinde uzanmıştı ve hasırın
izleri yanlarına çıkmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Eşlerini boşadın
mı?" diye sordum. Başını bana doğru kaldınp: ''Hayır!'' karşılığını
verince şöyle dedim: "Allahu Ekber! Ey Allah'ın Resulü! Biz Kureyşliler
kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde kadınları
erkeklerine baskın çıkan bir topluluk gördük. Zamanla bizim kadınlarımız da
onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Bir gün hanımıma
kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: ''Sana
karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Resulullah'ın eşleri bile kendisine
karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle konuşmuyorlar'' dedi. Ben
de: "Onlardan bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman! Resulullah'ın
öfkesiyle Allah'ın da onlara öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak
olmayacaklarından nasıl emin olabiliyorlar'' dedim."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in tebessüm ettiğini gördüğümde şöyle devam ettim: "Ey
Allah'ın Resulü! Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim ve: ''Komşunun
(Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o bunu yaparken
güzelliğine ve Nebi'in ona olan sevgisine güvenmektedir'' dedim."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir daha tebessüm edince: "Ey Allah'ın Resulü!
Konuşabilir miyiz?" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Olur'' karşılığını verince oturdum. Odanın içinde göz gezdirdiğimde Vallahi
eşya olarak işlenmemiş üç deri parçasından başka gözüme ilişen bir şeyolmadı.
"Ey Allah'ın
Resulü! Allah'a dua et de Ümmetine biraz ferahlık versin. Zira İranlılar ile
RumIara, Allah'a ibadet etmedikleri halde bolluk ve dünyalık verilmiştir"
dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaslandığı yerden kalkıp
oturdu ve: ''Ey İbnu'l-Hattab! Yoksa (ahiret nimetlerinden yana) şüphen mi var?
O dediğin kişilere, paylarına düşen güzel şeyler dünyadayken verildi'' buyurdu.
Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun için bana bağışlanma dile!"
dedim.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onlara olan kırgınlığından dolayı bir ay boyunca yanlarına
girmeyeceğine yemin etmişti. Fakat Allah ona bu konuda sitem edince daha önce
girdi.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(89,2468,5195), Müslim (1479), Tirmizi (2416, 3318) ve İbn Mace (4153) rivayet
ettiler.
18266 (2)- İbn Abbas der
ki: Ömer'e bir konuyu sormak istedim, ancak uygun bir fırsat bulamadım. Bu
şekilde iki yıl bekledikten sonra (hac için giderken) Merru'z-Zehran'da iken
Ömer'in hacet gidermek için gittiğini gördüm. Hacetini görüp döndükten sonra
suyunu dökmek için yanına gittim ve: "Ey müminlerin emiri! Eşlerinden,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı durmada yardımlaşan iki kadın
kimdi?" diye sordum. Ömer: "Aişe ile Hafsa" dedi.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(4913,5218, 7263, 4914-5, 7256), Müslim (3685-6) ve Nesai (4/191) rivayet
ettiler.
2. Ebu Hureyre
- - (-)
18267- Ebu Hureyre der
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarına bir ay boyunca
yaklaşmayacağına dair yemin etmişti. Eşlerinden ayrı odasındayken Ömer b.
el-Hattab yanına girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasırın
üzerine uzanmış, hasırın izleri de sırtına çıkmıştı. Ömer bu durumu görünce:
"Ey Allah'ın Resulü! İran kralları içeceklerini altın ve gümüş kaplarla
içiyorlar. Sen ise böyle yaşıyorsun" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Onların paylarına düşen güzel şeyler dünyadayken verildi'' buyurdu.
Sonra ellerinin parmaklarını göstererek: ''Bir ay yirmi dokuzı yani şu şu ve şu
kadar gündür'' buyurdu. üçüncüsünde ise başparmağını kapalı tuttu.
[Hasen]
Heysemi (7831) der ki:
"Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Davüd b.
Ferahic'i, İbn Hibban
güvenilir kabul ederken, İbn Main ve başkaları zayıf görmüştür,"
3. Enes
- - (-)
18268- Enes bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ayak bileği çıkmıştı. Bir ay
boyunca merdivenIeri hurma kütüğünden olan yüksek bir odada kaldı ve hanımlarına
bir ay boyunca yaklaşmayacağına dair yemin (ila) etti. Ashabı onu ziyarete
geldiklerinde onlara namaz kıldırdı. Namazı kendisi oturarak kılarken ashahı
ayakta kıldılar. Diğer namaz vakti gelince de onlara: ''İmamınıza uyun! Şayet
imamınız ayakta kılıyorsa siz de ayakta, imamınız oturarak kılıyorsa siz de
oturarak kılm'' buyurdu. Yirmi dokuz gün sonra odasından eşlerinin yanına
inince: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarına bir ay boyunca yaklaşmayacağına
dair yemin (=iyla) etmiştin" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Bazı aylar yirmi dokuz gün çeker'' buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(378) rivayet etti. 6977 (l)'de tekrar etmiştir.
18269- Havle binti
Sa'lebe anlatıyor: Mücadele Suresi'nin ilk ayetleri benimle Evs b. es-Samit'in
hakkında nazil oldu. Onunla eviliydim ve yaşlanmış, kötü huylu olmuştu. Bir
defasında yanıma girdiğinde ona basit bir karşılık verince çok öfkelendi ve:
"Sen bana annemin sırtı gibisin" dedi. Sonra çıkıp kabilesinin
meclisinde bir süre oturup tekrar yanıma girdi ve benimle ilişkiye girmek
istedi. Ona: "Havle'nin canı elinde olana yemin olsun ki bana o sözü
söyledikten sonra Allah ve Resulü bu konuda hüküm vermeden bana
dokunamazsın!" dedim. üzerime atlamak istedi, ancak yaşlı biri olduğu için
onu engelledim. Komşumun yanına gittim ve ondan giysi aldım. Onları giyip
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldim. Önünde oturup kocamdan ve
kötü huyundan çektiklerimden yana şikayette bulunmaya başladım. Ben anlatırken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bana: ''Ey Havlecik! Kocan yaşlı
biri, ondan yana Allah'tan kork'' diyordu. Vallahi oradan ayrılmadan benim
hakkımda Kur'an ayetleri nazil oldu. Vahiy nazil olurken her zaman olduğu gibi
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sıkıntı bastı. Kendine
geldiğinde: ''Ey Havlecik! Allah senin ve kocan hakkında ayet indirdi'' buyurdu
ve: "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının
sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah
işitendir, görendir. İçinizde karılarını "zıhar" yapanlar bilsinler
ki, karıları anneleri değildir; anneleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu
söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir,
bağışlayandır. Karılarını zıhar yoluyla boşamak isteyip, sonra sözlerinden
dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azad etmeleri gerekir. Size bu
hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır. Azad
edecek köle bulamayanın, ailesiyle temastan önce iki ay birbiri peşinden oruç
tutması gerekir. Buna gücü yetmeyen, altmış düşkünü doyurur. Bu kolaylık,
Allah'a ve Nebiine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar, Allah'ın koyduğu
sınırlardır; inkar edenler için can yakıcı azap vardır"[Mücadele 1- 4]
ayetlerini okudu.
Sonra: ''Ona bir köle azat
etmesini söyle'' buyurdu: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi köle azat edecek
imkanı yok" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''0 zaman
iki ay ard arda oruç tutsun'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi
oruç tutamayacak kadar yaşlı biridir" dediğimde, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''O zaman altmış kişiye bir vesak hurma yedirsin'' buyurdu.
"Ey Allah'ın Resulü! Vallahi bunu da verecek imkanı yok" dediğimde,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman ona bir zembil hurma
vererek yardımda bulunuruz'' buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Ben de ona bir
zembil hurma verip yardımda bulunacağım" dediğimde, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):
"Doğrusunu ve en
güzelini yapmış olursun. Git ve bunu onun adına sadaka olarak dağıt. Amcan
oğluna (kocana) da iyi davran'' buyurdu. Buyurduğu gibi de yaptım.
[Hasen]
Diğer tahric: Ebu Davud
(2214-5), İbn Hibban (4279), İbnu'l-Carud (746) ve Beyhaki, Sünen'de (7/389)
rivayet ettiler. 21898 (1)' de tekrar edecektir. ı Tirmizi (1198) ve İbn Mace
(2064) rivayet ettiler.