MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

TALAK / BOŞANMA

<< 2452 >>

14- Eşe Yaklaşmamaya Yemin Etmek (İla)

 

1. Ömer b. el-Hattab

 

- - (-)

18265 (1)- İbn Abbas der ki: Allah'ın, haklarında: "Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur"[Tahrim 4] buyurduğu Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iki eşinin kim olduğunu Ömer b. el-Hattab'a sormayı çok istiyordum. Nihayet Ömer hacca gidince ben de onunla birlikte gittim. Yolda Ömer hacet gidermek için diğerlerinden ayrılınca ben de su kabını alıp onunla birlikte ayrıldım. Hacetini görüp dönünce ellerine bu su kabından su döktüm, abdest aldı. Ona: "Ey müminlerin emiri! Allah'ın, haklarında: ''Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur''[Tahrim 4] buyurduğu Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki eşi hangileri?" diye sordum. Ömer: "Hayret sana ey İbn Abbas! Bu eşleri Aişe ile Hafsa idi" dedi. Böylesi bir şeyi sormamdan hoşlanınadı, ama kimler olduğunu da saklamadı ve şöyle devam etti: Biz Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde Ensar'ın kadınlarının erkeklere baskın olduğunu gördük. Zamanla bizim kadınlarımız onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Benim evim ümeyye b. Zeyd oğullarının yanında şehrin dışında bir yerdeydi. Bir gün hanımıma kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: "Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Nebi'in eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle konuşmuyorlar" dedi.

Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim. Ona: "Sen Resulullah'a karşılık mı veriyorsun?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi. "Bazılarınız gün boyu onunla konuşmuyor mu?" diye sorduğumda yine: "Evet" karşılığını verdi. Bunun üzerine: "İçinizden bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman! Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da size öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak olmayacağınızdan nasıl emin olabiliyorsunuz! Resulullah'a karşılık verme! Ondan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste. Komşunun (Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. çünkü o, bunu yaparken güzelliğine ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona olan sevgisine güvenmektedir" dedim.

Ensar'dan bir komşum vardı. Bu komşumla bir gün kendi, bir gün ben olmak üzere Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına nöbetleşe geliyorduk. O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gittiği zaman o gün nazil olan vahiy ile diğer haberleri getirir, ben gittiğim zaman da aynı haberleri getirirdim. O sıralarda Gassanlıların bize karşı savaşmak için atlarını hazırladıklarından bahsedilirdi. Nöbeti sırasında komşum Medine'ye gitti. Yatsı zamanı dönüp kapımı çaldı. Sonra seslenince yanına çıktım. Çıktığımda: "Bu gün çok büyük bir olay oldu!" dedi. Ben: "Ne oldu? Gassanlılar mı geldi?" diye sorduğumda, bana: "Hayır! Bilakis bundan daha büyük ve daha önemli bir şey! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini boşadı!" karşılığını verdi. Bunun üzerine ben de: "Hafsa ziyana uğradı ve kaybetti. Bunun böyle olacağını biliyordum!" dedim.

Sabah namazını kıldıktan sonra takılmasın diye giysime iyice sarındım ve Hafsa'nın yanına gittim. Girdiğimde Hafsa ağlıyordu. Ona: "Resulullah sizleri boşadı mı?" diye sorduğumda: "Bilmiyorum! İşte kendisi orada, . yüksek odadı yalnız başına kalıyor" karşılığını verdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in siyahi olan hizmetçisinin yanına geldim ve: "Geldiğimi haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.

Oradan ayrıldım ve (Mescid'de) minberin yanına gittim. Orada içlerinden bazıları ağlaşan bir grupla karşılaştım. Yanlarında biraz oturdum, ama içimdeki sıkıntı beni rahat bırakmadı. Tekrar s'iyahi hitmetçinin yanına geldim ve: "Geldiğimi haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yine: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi. Tekrar minberin yanında oturan o grubun yanına gidip onlarla oturdum. Yine içimdeki sıkıntı beni rahatsız etti. Bir daha gelip hizmetçiye: "Geldiğimi haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yine: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.

Gitmek için geri döndüğümde hizmetçinin beni çağırdığını gördüm. Geldiğimde hizmetçi bana: "Girmen için izin verdi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına girip selam verdim. Bir hasırın üzerinde uzanmıştı ve hasırın izleri yanlarına çıkmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Eşlerini boşadın mı?" diye sordum. Başını bana doğru kaldınp: ''Hayır!'' karşılığını verince şöyle dedim: "Allahu Ekber! Ey Allah'ın Resulü! Biz Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde kadınları erkeklerine baskın çıkan bir topluluk gördük. Zamanla bizim kadınlarımız da onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Bir gün hanımıma kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: ''Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Resulullah'ın eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle konuşmuyorlar'' dedi. Ben de: "Onlardan bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman! Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da onlara öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak olmayacaklarından nasıl emin olabiliyorlar'' dedim."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tebessüm ettiğini gördüğümde şöyle devam ettim: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim ve: ''Komşunun (Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o bunu yaparken güzelliğine ve Nebi'in ona olan sevgisine güvenmektedir'' dedim."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha tebessüm edince: "Ey Allah'ın Resulü! Konuşabilir miyiz?" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur'' karşılığını verince oturdum. Odanın içinde göz gezdirdiğimde Vallahi eşya olarak işlenmemiş üç deri parçasından başka gözüme ilişen bir şeyolmadı.

 

"Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de Ümmetine biraz ferahlık versin. Zira İranlılar ile RumIara, Allah'a ibadet etmedikleri halde bolluk ve dünyalık verilmiştir" dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaslandığı yerden kalkıp oturdu ve: ''Ey İbnu'l-Hattab! Yoksa (ahiret nimetlerinden yana) şüphen mi var? O dediğin kişilere, paylarına düşen güzel şeyler dünyadayken verildi'' buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun için bana bağışlanma dile!" dedim.

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara olan kırgınlığından dolayı bir ay boyunca yanlarına girmeyeceğine yemin etmişti. Fakat Allah ona bu konuda sitem edince daha önce girdi.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (89,2468,5195), Müslim (1479), Tirmizi (2416, 3318) ve İbn Mace (4153) rivayet ettiler.

 

 

 

18266 (2)- İbn Abbas der ki: Ömer'e bir konuyu sormak istedim, ancak uygun bir fırsat bulamadım. Bu şekilde iki yıl bekledikten sonra (hac için giderken) Merru'z-Zehran'da iken Ömer'in hacet gidermek için gittiğini gördüm. Hacetini görüp döndükten sonra suyunu dökmek için yanına gittim ve: "Ey müminlerin emiri! Eşlerinden, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı durmada yardımlaşan iki kadın kimdi?" diye sordum. Ömer: "Aişe ile Hafsa" dedi.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (4913,5218, 7263, 4914-5, 7256), Müslim (3685-6) ve Nesai (4/191) rivayet ettiler.

 

 

2. Ebu Hureyre

 

- - (-)

18267- Ebu Hureyre der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarına bir ay boyunca yaklaşmayacağına dair yemin etmişti. Eşlerinden ayrı odasındayken Ömer b. el-Hattab yanına girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasırın üzerine uzanmış, hasırın izleri de sırtına çıkmıştı. Ömer bu durumu görünce: "Ey Allah'ın Resulü! İran kralları içeceklerini altın ve gümüş kaplarla içiyorlar. Sen ise böyle yaşıyorsun" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onların paylarına düşen güzel şeyler dünyadayken verildi'' buyurdu. Sonra ellerinin parmaklarını göstererek: ''Bir ay yirmi dokuzı yani şu şu ve şu kadar gündür'' buyurdu. üçüncüsünde ise başparmağını kapalı tuttu.

 

[Hasen]

 

Heysemi (7831) der ki: "Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup, ravilerden Davüd b.

Ferahic'i, İbn Hibban güvenilir kabul ederken, İbn Main ve başkaları zayıf görmüştür,"

 

 

3. Enes

 

- - (-)

18268- Enes bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ayak bileği çıkmıştı. Bir ay boyunca merdivenIeri hurma kütüğünden olan yüksek bir odada kaldı ve hanımlarına bir ay boyunca yaklaşmayacağına dair yemin (ila) etti. Ashabı onu ziyarete geldiklerinde onlara namaz kıldırdı. Namazı kendisi oturarak kılarken ashahı ayakta kıldılar. Diğer namaz vakti gelince de onlara: ''İmamınıza uyun! Şayet imamınız ayakta kılıyorsa siz de ayakta, imamınız oturarak kılıyorsa siz de oturarak kılm'' buyurdu. Yirmi dokuz gün sonra odasından eşlerinin yanına inince: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarına bir ay boyunca yaklaşmayacağına dair yemin (=iyla) etmiştin" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bazı aylar yirmi dokuz gün çeker'' buyurdu.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (378) rivayet etti. 6977 (l)'de tekrar etmiştir.

 

 

 

18269- Havle binti Sa'lebe anlatıyor: Mücadele Suresi'nin ilk ayetleri benimle Evs b. es-Samit'in hakkında nazil oldu. Onunla eviliydim ve yaşlanmış, kötü huylu olmuştu. Bir defasında yanıma girdiğinde ona basit bir karşılık verince çok öfkelendi ve: "Sen bana annemin sırtı gibisin" dedi. Sonra çıkıp kabilesinin meclisinde bir süre oturup tekrar yanıma girdi ve benimle ilişkiye girmek istedi. Ona: "Havle'nin canı elinde olana yemin olsun ki bana o sözü söyledikten sonra Allah ve Resulü bu konuda hüküm vermeden bana dokunamazsın!" dedim. üzerime atlamak istedi, ancak yaşlı biri olduğu için onu engelledim. Komşumun yanına gittim ve ondan giysi aldım. Onları giyip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldim. Önünde oturup kocamdan ve kötü huyundan çektiklerimden yana şikayette bulunmaya başladım. Ben anlatırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bana: ''Ey Havlecik! Kocan yaşlı biri, ondan yana Allah'tan kork'' diyordu. Vallahi oradan ayrılmadan benim hakkımda Kur'an ayetleri nazil oldu. Vahiy nazil olurken her zaman olduğu gibi Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sıkıntı bastı. Kendine geldiğinde: ''Ey Havlecik! Allah senin ve kocan hakkında ayet indirdi'' buyurdu ve: "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah işitendir, görendir. İçinizde karılarını "zıhar" yapanlar bilsinler ki, karıları anneleri değildir; anneleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir, bağışlayandır. Karılarını zıhar yoluyla boşamak isteyip, sonra sözlerinden dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azad etmeleri gerekir. Size bu hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır. Azad edecek köle bulamayanın, ailesiyle temastan önce iki ay birbiri peşinden oruç tutması gerekir. Buna gücü yetmeyen, altmış düşkünü doyurur. Bu kolaylık, Allah'a ve Nebiine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır; inkar edenler için can yakıcı azap vardır"[Mücadele 1- 4] ayetlerini okudu.

Sonra: ''Ona bir köle azat etmesini söyle'' buyurdu: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi köle azat edecek imkanı yok" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''0 zaman iki ay ard arda oruç tutsun'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi oruç tutamayacak kadar yaşlı biridir" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman altmış kişiye bir vesak hurma yedirsin'' buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi bunu da verecek imkanı yok" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O zaman ona bir zembil hurma vererek yardımda bulunuruz'' buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Ben de ona bir zembil hurma verip yardımda bulunacağım" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Doğrusunu ve en güzelini yapmış olursun. Git ve bunu onun adına sadaka olarak dağıt. Amcan oğluna (kocana) da iyi davran'' buyurdu. Buyurduğu gibi de yaptım.

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: Ebu Davud (2214-5), İbn Hibban (4279), İbnu'l-Carud (746) ve Beyhaki, Sünen'de (7/389) rivayet ettiler. 21898 (1)' de tekrar edecektir. ı Tirmizi (1198) ve İbn Mace (2064) rivayet ettiler.